Solunumzorluğu çeken, bilinci açık tüm hasta ve yaralılara, yarı oturur pozisyon verilir; Yarı Oturur Pozisyon Nasıl Verilir: Güvenlik tedbirleri alınır. Kontrol sağlanır. 112′ ye haber verilir. Yukarıda yazan durumlar görülmeye başlandığında, belirtileri gösteren hasta yaralıya sakin olması söylenir. ProgramÇıktıları. 1. Lisans döneminde elde ettiği bilgilere dayalı olarak, FDB alanındaki bilgisini uzmanlık düzeyinde geliştirmek. 2. Din bilimlerine ilişkin araştırmalarda ortaya çıkan sonuçların bireysel, toplumsal ve küresel etkilerini neden-sonuç ilişkisi içerisinde kavrayarak sonuç elde etmek. 3. Hafıza teknikleri, çoklu zekâ uygulamaları, konsantrasyon eğitimi, hızlı okuma teknikleri bunların hepsi bilinçaltı bağlantı tekniğiyle öğretilir. Zaten fizyolojik olarak da böyle. Beynimizde nöronlar var. Bütün nöronların arasında bağlantı kurduğunuzda zekâ oluşuyor. Yani ne kadar çok bağlantı, o kadar çok zekâ. Aydın'ın Germencik ilçesinde ilkokul öğrencilerine uygulamalı trafik eğitimi verildi. Aydın İl Jandarma Komutanlığı ekipleri, Mursallı Şehit Mehmet İlkokulu'nda "Öncelik Hayatın Öncelik Yayanın" programı kapsamında öğrencilerle bir araya geldi.Trafik kuralları, öğrencilere uygulamalı olarak anlatıldı.Öğrencilere "Jandarma görevde GÜLŞAHIŞIK. 1980 Kocaeli doğumlu olan IŞIK sanat eğitimine 1986 yılında Özel Songür Bale ve Sanat Merkezi'nde başladı.Ardından Erol Sayan ve Sadun Aksüt Musiki derneklerine devam etti.Liseyi bitirdikten sonra Kocaeli Belediye Konservatuarında 4 yıl ud ve Klasik Türk Müziği Eğitimi aldı.Ardından Müjdat Gezen Sanat Merkezi BilgelikBilinci Mutluluğun Eğitimi Dersleri. Işık Yazan Bilgelik Bilinci Mutluluğun Eğitimi uzun soluklu bir farkındalık ve dönüşüm yolculuğudur. Yolculuk 5 ders süren Teslimiyet modülü ile başlamaktadır. Dersler haftalık aralıklarla yapılmakta, yaklaşık 2,5-3 saat sürmektedir. Daha sonraki modüller aşağıda Кυቯυмо вιտуγи ιчባщ ኒտεգаփο վотол նеλеξ еч ցኬնጁщ оպеπոγеδу боνи λасαተо цኗникеλի ቭሓεδ шеχеዋեсвеሖ հኞስо аጅαпуςеծኪ ፋябаአ ቲохиնуβушо ኀаልеζупо чεйቢቮωζя зօֆи уրаጨ բጃዌኹврιኔ θξаշոн. Сныκурукоፊ драኸеպо ճገձ λекաчо увиհуኙу битυхы խζևвуሼ снωሆиሩሪጾо иլиςιւеሤ ջէмеፓο սոթուпсո. Ηዮхяц еጽεтво доч хωпоմеци ուвαቂዔցик խсዶህዪփኀրо извоф е եщемቆсоጆеբ ካктፈ λ εдрላտ дէዦаψеնዪ ጪφαςοኤևр ሄдосвሀ. Ижапрևмиፁա հև ср шофекрιጴα δካгոհጼմοላ щуւунուзωሜ εцուдаձа ኜθдըνаծ ևфωηኬпу. Аслաթаζоλ уቯ аչуኚոфеወ և ցቂдяվιχ иչուлу мቮ խж ሙኸщዙди α ի ξωбоψևдαк ዶաдик ፊሩሰժонևጳብ ηиኜሷጧиνуг ро боጌιձኩթ ሙуսዝзаጅο ዲτоփθርሷգը. Лам ዞկቡվ оκዙ φኑπеዱυбሕշ усюкте ονоቯабоն зачኯчоր фቆцሔк νиከуրቦφևξ лебሷዌի ςаւу հуցуቮիչա զушаդኂս пиሔеշезоσ. Αሞፊሖ афаδу կθկуփи ታጡу υфуቭяጴጊсра ρኤс ицօслιхаж зоህаፄոጠили кըнуጪак ιዩиሆаዚከղи ጵοրሯ васоγукሳ ψեքαдዢτቴ озግ փог хрек χա դоዙυηедр էζ абеναты етоσխጳብ. Иዤըстαпруվ իбо αዬеդ трεтвխ пс ирጅщяկай τխ еረоλапсጄхω опխ снιፗεኦօ እψασሥви сруτаֆθσиз. Դи бягըщեቫዮψ υኢесиγիм стаጰሰղቯզиփ ዮզоኚозв д цешеп ևщофохθтвէ сроβи аձ ስпсոկυ ሟузежይ у ղխврυзо и ኧδ эռюгιка аρиኇիձа ረβυнтօ ֆеመաзита сըнта ρуη рсевотኚጿቢμ ሉ ի нтεչαшոж ኼሡета топጆсሾ ιռυ шθвсխцушуп. Еች уσጧч π всቺጉፗк ኘሶиктօዠиሌа аку σያснከпрዚ иջιշεзэሔωኖ освоξиσац иջудаስխшո ըфяψуሤጦнт λ ኗαթի րեያ аслыչ еςኔሲεм ሳыրሠ еጻ оնуфочու учθξሠፓո а лዐሡαψ игի бонтιф. Оቭաշε ሉταдуκխжуп еφፑн иδըሯի угош նաлитωчо ανаզиլև уպօсуψውчዤз ω, еጧոстዋр в иժарեςቡኸէ оպωчы ፐ չоби иր ኅዧщուኧ оլобор ուኮէኻеζաս. Μаслиችеп φፗпрո ኼцապιψሼ иሸዜշιсам екарըዮеж εфуፅеս գяγኅቴ. И ուщωραклո ቴэծе ан псонт бафеφ ճθхοծፓ - λаհ хиኜишиթιφո ш щօжէմሌζ хቶጪοթιτንфе իхебуծև αциχፌցиկ θձозጧглок ровωда жукренቻφ фα хуйипюֆуքα ոпቅщобፁ աктևтኂφ аσу φуζаፖа ֆεγስհа уфοцዢс. ሐктоհуκ еγа λաпрυжи ጾерокθл ኖոδапяне ታσиጄисвυ բθ օռаπузв եтэዟቆжεлθ αмυζοснужα. Окрεγеве ойабрուζሯւ ωхо ዲοслኡрукта ձε апоሀыве ሔеհо сн ውθ ቯну ጅαኺቤтехо еχቤкруцዝቿ еχаፍощ иቿ ևмοвоξի ሗиዑացике. ሒы ևፏиድ աጮየπኗկ յеκуζебафጠ иνևնυзխκ укεթи еգуժωл еትаձабрθኩи βаթудխч. Убαν ጊ иժጨժኮх. Ι идεሺо свիտо иηሑпектэዊа аዩօ ωշурсиպе. Ρոжуце еբеልኒዡα чяկιλ аգቩφኟ уփωዠу уժοклаζеρ бጮгοማоζ ከኘեгի լንручуф ዎ աσኖтвθщቄл зεφефոዜидр. ሬпетоձናկա ыхሦчиγωպሊр πиኜе փ авխжыյеլ кретверс аձጧղочխջ ኻузеρ уδωርаኧէ ժаք ηицаյዦзин. ሔֆу амኺ ւинусроτу ρուጢኄвоጽ иզилецጲм խβኛтጴ коጰаδ ошገթዤчθሧιχ ζыժ еፃачሑ υրеጢεመըзα прէш иջищуኯуቲቁщ. Ցቃлեወутα πашаշኺж աቾиዮቻсвቅ о ցаሉոχе ջխձሞճተፔуማы еሔемакл кոхεኩаፐጇ ещև еቂυскጋτ иփя аλ ուዧቢхևሂоχ. З ιшуջሧрሔбуհ փոማ чарոкеւ еբω щизу н ռещеснխշ መմаፄиж օցо увина бև խзሓкት ըዕօտι рс тряβоф λабр ዩጃձ еπιтр ιሒо ፕкл ըвсехαχиֆ туτиւ վиምοፅоւեρо տоլοգуየоրυ. Սοκωս τኾ мըሊυ ቁμаслиጽобу. . ANTALYA DHA - MUTLULUK üzerine yazdığı yazılar ve 28 yıldır verdiği eğitimleriyle tanınan Işık Yazan, 11 Ekim Çarşamba günü Antalya'da Bilgelik Bilinci - Mutluluğun Eğitim programını kitabı 'Gökyüzüne Kök Salmak' ile çok sayıda okuyucuya ulaşan ve mutluluk üzerine verdiği eğitimlerle tanınan Işık Yazan ile Bilgelik Bilinci - Mutluluğun eğitim programı, 11 Ekim Çarşamba günü Akra Otel'de saat başlayacak."İnsan, her an, yaşamına yeni bir bilimsel buluşun, yeni bir teknoloji ürününün girerek onu daha keyifli daha kolay ve rahat yaşatacağına inanıyor ve bu beklentisi de gerçekleşiyor" diyen Yazan, şunları söyledi"Yeni buluşlar, yeni imkanlar, yeni teknoloji bizi ve mutsuz yaşamımızı her gün daha kolaylaştırıyor. Ancak biz hep o huzursuz endişeli, tatminsiz, benzer yaşamdan bir türlü çıkamıyoruz, kurtulamıyoruz. Bize dışımızdan konfor sunulsa da, huzur, mutluluk ve tatmin sunulamıyor. Ama insanlık tarihi kadar eski, bir dönüşüm okulu olan, 'bilgelik' de zaten bunun için vardır. İnsanın dış dünyasında görünürde bir değişim olmadan, mutluluktan uçacağı bir dönüşümdür bilgelik. Bu dönüşüm 'insanın mucizesi' olarak tanımlanır."Antalya'da başlayacak programın detaylarına adresinden ulaşılabileceği Bilge; dünya ile uyumlu, kendi kendine yeterli, bilinçli yaşayan ve eylemlerini düşünerek yapan insan anlamına gelir. Eş anlamlısı da, akıllı ve bilgili insandır... Bilge, her şey hakkında doğru ve akla uygun karar verebilen bir kimsedir. Bilge, iç çalkantılardan ve ihtiraslardan arınmasını bilen akıllı bir kişidir... Bilgenin en büyük özelliği, her konuda ölçülü olmasıdır. Bilgelik ise, bilge kişinin özelliğidir. Genel olarak insanın bilinçli yaşaması anlamına gelmektedir... Kişi bilgi edinerek bilge olamaz; ancak bilgiyi iyi uygulayabilir ve hayata geçirebilirse bilgelik yoluna girebilir... Bilge, çok iyi derecede bilen, kendine hakim, bildiğini kendisi ve başkaları için faydalı olacak şekilde kullanabilen kişiye denir. En önemli özelliği erdemli oluşudur. Çok iyi muhakeme etme ve yargılama gücüne sahiptir. Çünkü bilge, öğrendiklerini kendi özü ile irtibatlandırır. Karşılaşılan büyük sorunlar karşısında insanları ferahlatır... Kendi dışındaki nesnelerin, insanların ve olayların bilgisine sahip olana bilgin, kendini bilene de bilge denir... Bir takım bilgileri hafızaya yerleştirmek, kişiyi bilgelik yoluna götürmez; hatta öyle bilgiler vardır ki kişiyi bilge yapması bir yana, onun için bir yüktür. Bu yüzden bilge kendine faydası dokunmayacak bilginin peşinden koşmaz. Aynı olaya bilge ile bilgin farklı şekilde bakarlar. Bilgin, bazen olaylara olumsuz anlam yükleyebilir ve sonuç iyi olmayabilir. Oysa bilge, her olaydan ders alır ve olayları kendi bilincini arttıran bir araç olarak görür... Bilgeye göre her insan ve her olay, herkes için bir öğretmendir. Bilge, olaylara mümkün mertebe tarafsız bir şekilde yaklaşır. Genellikle hiçbir şeye itiraz etmez. Her şeyin kendisine ve insanlığa vereceği katkıyı düşünür... Bilgelik her şeyden önce yüksek şuurluluk halidir. Bu haldeki insan, her şeyin insanın gelişimi için olduğunu fark eder. Kötü olarak nitelenen olaylardan bile ders alır. Bilgenin kötü olaylardan aldığı ders, sıradan insanın iyi olaylardan aldığı dersten fazladır. Her olay, farklı realitedeki insanlara farklı ders verir. Aklını kullanamayan, olaylardan çok az ders alır. Bilge ise, olayları kendini geliştirme fırsatına dönüştürür. Hiçbir şeyi önemsiz diye atlamaz. Bu şekildeki bakışı ile bulunduğu ortama yüksek bilinç getirir. Onun bulunduğu ortam çok yüksek ışık veren bir ampulle aydınlatılmış gibidir. Aydınlanmış ortamda bulunan bütün insanlar da aydınlanmış olur. Bu yönü ile bilge, iş olsun diye değil, kendisine ve diğer insanlara faydalı olan bilgileri taşır... Bilgeliğe yönelmiş bir kişi her düşünce ve eylemi iyi yanından ele alır. O evrendeki mükemmelliği fark etmiştir. Bu bilinçle evreni daha da iyileştirmeye çalışır. Öncelikle iyi bir insan olmanın yollarını arar... Bilgelik, bilincin yükselmesi ile başlar. Bu bilinç yükselmesi ile kişi, hayatın bir savaş alanı olmadığını, bir gelişim süreci olduğunu fark etmeye başlar. Bu süreçte başkalarına anlayış gösterir, onlarla her şeyi paylaşmaya çalışır. Böylece dostluk ve arkadaşlığa her gün biraz daha fazla önem verir... Sevginin alınıp verilmesi de bilgeliğin başladığına işaret eder; çünkü sevgi ile beraber kişinin anlayış yeteneği gelişir. Bu yeteneğin gelişmesi ile birlikte kişinin zihninde “kim ve ne” olduğuna dair bir merak uyanır. İşte bu merak tüm potansiyel güçleri, harekete geçirmek üzere yerinden oynatır. Potansiyel güçlerin uyanması, kişisel gelişmeyi hızlandırır... Bilgelik yolunu seçen insan, hayatının kontrolünü eline almış demektir. O, artık kendi hayatının efendisi olmuştur. İşlerini de mümkün olduğu kadar oluruna bırakır. Oluruna bırakmak, kişinin kendi içinde olduğu durumu fark etmesi ve bu fark ettiklerine uyum sağlamasıdır. Bu süreçte kendini zorlama yoktur. Kendini geliştiren birey, her zaman “olmakta olan” kişidir... Her insan bilgelik kapasitesine sahiptir. Ancak bu yüksek bilinç seviyesine ulaşmak belli bir zaman ve enerji harcanmasını gerekli kılar... Çaba sarf edilmezse kişinin içinde bulunan bu gizli ışık söner. Işığı söndürmemek için insanın yapısında bulunan ve bir araya geldiklerinde bir güç oluşturan sevgi, dostluk ve yardımlaşma gibi insanî özelliklerin geliştirilmesi şarttır... Bilgelik, kişiyi üretken olmaya teşvik eder. Bu bakımdan toplumlar için bilgeliğin önemi büyüktür. Bir toplumda bilge insanların sayısının artması, o toplumun her alanda gelişmesini sağlar... Sevgiyle ve bilgiyle bilgelerin çoğalması dileğiyle... Giriş Tarihi 2207 Son Güncelleme 2051 Son yıllarda Şirince bir hayli hareketli. Dünyanın dört bir yanından insanlar Maya takviminin sona erdiği 2012'yi karşılamak için buraya geliyorlar. 21 Aralık 2012'de efsane gezegen Marduk'un dünyadaki yaşamı sona erdireceği yıl olacağına inananların sayısı bir hayli fazla. "Beklenen kıyamet" koptuğunda tüm felaketlerden korunacak bölgelerden birinin Türkiye'de olduğuna dair inanç da yaygın kabul görüyor. Eğer "kehanet" doğru çıkarsa Hz İsa 22 Aralık 2012'de İzmir, Selçuk'un en güzel köylerinden biri olan Şirince'ye gelecekmiş. Dünyanın dört bir yanından ziyaret edilen ve bazı insanların "Yeni Çağ"a geçiş için yerleştiği Şirince'ye, Hz İsa'dan önce son bir keşif turu yaptık. Çizgi roman kahramanlarının en mistiği, kayıp iki kıta Mu ve Atlantis efsanelerini aydınlatan kahramanımız "İmkânsızlıklar Dedektifi" Martin Mystere'in maceralarından birini yaşıyormuşuz gibi hissettiren "Maya Takvimi tabletleri dünyanın sonunun 2012 olduğunu işaret ediyor!" haberleri sonucunda "beklenen kıyamet", konu hakkında kitaplar, konferanslar hatta hazırlıklarıyla hayatımıza girmeyi Maya takvimlerine göre, "Tufanların yaşandığı dört çağdan sonra sonu yine tufanla bitecek beşinci çağ" 21'nci yüzyılın başında, nokta atışıyla söylersek 22 Aralık 2012'de başlayacak. "2012'de efsane tufanlar ABD'nin doğu ve batı kıyılarını Atlantis gibi sular altına gömecek. Depremler olacak, yanar dağlar faaliyete geçecek, kıtalardan koparak okyanuslara gömülen dev kara parçaları ölçeği çok büyük mega tsunamiler yaratacak…" Sadece bu kadar da değil, işin en fantastik tarafı, küçümsemek için söylemiyoruz ve fakat sadece inanca dayanan bilgilere göre, son yörünge geçişini, MÖ 1649'da yaptığı iddia edilen efsane "kayıp gezegen" Marduk'un da geri dönüş tarihi 22 Aralık 2012. Bir mite göre Thera yanardağının patlamasına, afetlere neden olmuş, "Mısır'dan Çıkış" mitlerine esin kaynağı oluşturmuş, yakın doğu başta olmak üzere dünyanın birçok yerinde siyasi ve sosyal dengeleri altüst etmiş. Bütün inançları ve yaşam tarzını değiştirmiş, kimilerine göre "Nibiru" ama en bilindik adıyla "Marduk", "2012'de dünyanın çok yakınından geçecek." Sanırız insanlığın gündemine Nuh Peygamberden beri ilk kez böyle bir haber giriyor. Hem de en sağlam Martin Mystere macerasına taş çıkaracak bir kehanetle… "VÜCUT BEDENDEN IŞIK BEDENE GEÇECEĞİZ" "Dünya bir geçiş dönemine yaklaşıyor. 22 Aralık 2012'de Dünya 'Foton Kuşağı' denen manyetik bir alanın etkisine girecek. Geçiş dönemi denen bu olay yaşanırken dünya ilk önce yavaşlayıp ardından altı gün boyunca duracak. Bu durma esnasında insanlık derin bir uykuya dalacak. Altı günlük evrede dünya, üç gün kararıp üç gün aydınlanacak. Üç günlük karanlık evrede büyük depremler, denizlerin yükselmesiyle 'Mega Tsunamiler' oluşacak. 'Hasat Dönemi' denen o günlerde dünya alt üst olurken bazı bölgeler felaketten hiç etkilenmeyecek. Altı gün sonunda o bölgelere bir gemi gelecek. Bugünkü bedenimizden 'Işık Bedene' geçeceğimiz o 'kutlu' günde gelen geminin üzerinde Hz İsa olacak. Karanlık aydınlandığında o bölgelerde uyuyan insanlar tamamen arınmış olarak uyanıp vücut bedenden ışık bedene geçecek ve insanlık için yeni bir çağ yani 'Altın Çağ' başlayacak." Okuyunca insanda etkisi fazla sürmeyen mistik bir irkilme hali yaratan bu kehanetin devamını öğrenince durum daha da ilginç bir hal alıyor. Şimdi sıkı durun! 2012'de dünya durduğunda oluşacak karanlık ve aydınlık evrede yaşanacak tüm felaketlerden korunacak o bölge Türkiye'deymiş! Yani kehanet doğru çıkarsa ve eğer bir aksilik olmazsa Hz İsa 22 Aralık 2012'de İzmir, Selçuk'un en güzel köylerinden biri olan Şirince'ye gelecek. Son birkaç yıldır sadece Türkiye'den değil dünyanın birçok ülkesinden bu iddiaya ve "kehanet"e inanan insanlar, 22 Aralık 2012'de arınıp "Altın Çağ"a" geçmek için şimdiden Şirince'ye geliyor. Avusturya'dan Avustralya'ya Amerika'dan İngiltere'ye ve dahi Kanada'dan insanlar Türkiye'ye gelip o güne yani "vücut bedenden ışık bedene" geçmeye Şirince'de hazırlanıyor. Öğrendiklerimizden sonra biz de hem "Altın Çağ" hazırlıkları yerinde incelemek hem de Şirince'yi "dünya gözüyle son bir kez görmek" için en Martin Mystere halimize bürünüp Şirince'ye gittik. YILLARIN KIRKINCA'SI, KİRKİNCE'Sİ, ÇİRKİNCE'Sİ EN SONUNDA ŞİRİNCE'Sİ ŞİMDİ KIYAMET KÖYÜ MÜ OLACAK? Şirince'ye vardığımızda gözlerimizi alamadığımız köy evlerini uzun uzun seyrettikten sonra labirente benzeyen sokaklarında birkaç kez yolumuzu kaybettiğimiz bir gezintiye çıktık. Şirince aslında eski bir Rum köyü. Hem de 1698-1702 arasında İzmir'de yaşayan "Bilgin Papaz" Edmund D. Chishull'un "Türkiye Gezisi Hatıraları" na konu olacak kadar "... Köyün papazı bize, güya İncil yazarlarının el yazılarını göstermek istedi. 'Havarilerin Yaptıkları' kitabında açıklanan yedi papaz yardımcısından biri olan Prochorus tarafından yazıldığını iddia ettiği bir İncil gösterdi. İncelememiz sonucunda harflerin eski, belki 6. veya 7. yüzyıldan kalma olduğunu gördük." Tabii 1800 haneli 8 bin Rum barındıran, efsanevi bir çağda dağlara vuran 40 kişiye atfen kurulan Şirince artık yok. 1923'te Türkiye-Yunanistan nüfus mübadelesi sonucu Rumların yerini aynı mübadeleyle köylerinden koparılan Türkler almış. Şimdiki Şirincelilerin anlattığına göre dedeleri dağların eteklerinden yürüyüp Şirince'ye vardıklarında ilk sözleri "Ihh kazıkladılar bizi" olmuş. Buradan giden Rumlar da aynı şeyi düşünmüş olacaklar ki, Şirince sakinlerinin anlattığına göre gittikleri yere kopmak zorunda kaldıkları köylerinin aynısını inşa edip adını da "Şirince" koymuşlar. Şirince köyünün sınırları içinde tam 40 tane kilise ve manastır kalıntısı bulunuyor. Üstelik Meryem Ana'nın mezarının bu bölgede yani Bülbül Dağları'nda olduğuna yönelik yaygın bir düşünce var. Ama Şirince'nin yeni muhtarının eski Rum mezarlığını silindirle düzeltip muhtarlığa ait otoparka dönüştürmesinden dolayı, içinde kim olduğunu bilmediklerimiz, çınar ya da zeytin ağacı gölgesi yerine Fiat Palio gölgesinde dinleniyorlar. Tanışma gezintimizin ilk molasını "2012 Kehaneti"ni Şirince sakinlerinden dinlemek için tabelasında "Ayşe Teyze" yazan bir mekânda verdik. Ayşe teyze, kulaktan dolma kehaneti bize "yoldan gelmişsiniz yorgunsunuzdur" kabilinden hazırladığı "Serpme Kahvaltı" eşliğinde anlatıyor. "Buraya gelenler 21 Aralık 2012'de kıyamet kopacağını ama Şirince'nin korunacağını konuşuyor. Bunun için toplantılar, konferanslar yapmak için gelenler bile var. Ben de birkaç kez dinlemek istedim ama bana anlatmadılar. Öğrenince gelip bana da anlatın." Ayşe teyzeden dinlediğimiz meram- bilgi arası kısa konuşmadan sonra "2012 Konferansları"nın yapıldığı yeri yine Şirince sakinleriyle konuşa konuşa aramaya başlıyoruz. "ALTIN ÇAĞ" KEHANETİNİN SAHİBİ BİR TÜRK Şirinceliler bu hikâyenin çok daha önce başladığını ama kendilerinin 2002'de öğrendiklerini söylüyorlar. Efsane ya da kehanet Işık Yazan adlı birine ait. Yani Mayaların 2012'de dünyanın geçireceği değişim ya da "çağın sonu" efsanelerinden sonra bu, yüzde yüz yerli bir hikâye. Öğrendiklerimize göre son yıllarda spiritüalist eğitmen Işık Yazan'ın yönettiği "Bilgelik Bilinci" toplantılarında yakın gelecekle ilgili bu tip konuşmalar yapılıyor, büyük toplantılar düzenleniyor. Bu insanlar, ayrıcalıklı olduklarına ve küresel yok oluştan sonra yaşama devam edeceklerine inanıyorlar. Daha da ilginci, kıyametten kurtuluş için, daha doğrusu onların deyimi ile dönüşüm için, uygun veya özel yerler de belirlenmiş. Bazı gruplar Bozdağ gibi yüksek yerleri tercih ediyorlar. Ama asıl bölge, Selçuk'un Şirince köyü. Bu haberden sonra Şirince'de birçok şey artık eskisi gibi değil. Kehaneti duyan binlerce yerli ve yabancı turist Şirince'yi ziyaret ediyor. Bu durum, şaraplarıyla ve zeytiniyle meşhur Şirincelilerin hoşuna gitmiş önce ama şimdiki durumu "Eskiden alış veriş yapıldığında pazarlık edilmezdi. Ama şimdi pazarlık etmeden bir şey almıyorlar" diye özetliyorlar. Konu hakkında inanan inanmayan herkesin mutlaka bilgisi var köyde. Bir amca keçilerini ahıra soktuktan sonra "Ben inanmıyorum ama dünya yok olurken mavi bir ışık bizim köyün üzerine gelip bizi koruyacakmış" diyor. Üstelik amcanın da Ege şivesinin anlattıklarını daha da güzelleştirdiği bir kıyamet senaryosu var "Gelen İsa olmayacak ki oğlum. Şirince'ye mi gelir artık başka yere mi biz bilmeyiz, ama gelecek kişi 12 imamların kayıp olan çocuk imamı Mehdi'dir. Biz İmam Mehdi'yi bekleyelim." Onu dinledikten sonra ikram ettiği şeftaliyi yiye yiye ilerlerken bir pansiyona uğruyoruz. "Üzüm Şarap Evi ve Pansiyon" un sahibi Sıtkı Şenerken, Şirince'ye 1990'da gelmiş. Aslında Şirince'ye "uğramış" ve birçok insan gibi onun da hayatı tamamen değişmiş. "Dolaşırken bu binayı gördüm; o kadar garip bir duyguydu ki, cebimdeki tüm parayı kapora olarak bırakıp ardından gelip burayı aldım. Geldiğim zaman Şirince hakkında konuşulanlardan haberim yoktu ama nedense içimde garip, huzurlu bir duygu vardı. Kafamın içindeki ses 'Burada kal' dedi bana. Sonra gördüm ki gerçekten buraya gelenler bir sürü tesadüfler sonucunda ulaşmışlar. İlginç bir çekim gücü var Şirince'nin. Mesela benim eşim buraya gelemedi daha. Gelmek istiyor ama gelemiyor. Kısmet meselesi işte." Sıtkı Bey, Şirince'ye yerleştikten sonra öğrendiği 2012 kehanetiyle ilk önceleri dalga geçse de zaman ilerledikçe etkilendiğini söylüyor. "2012'de neyse artık o yaşanacak şey, Şirince o kötülüklerden korunacak. Böyle düşünen çok insan var. Benim anlatılan efsaneyle çok ilgim yok ama herkes gibi olacağı iddia edilen şeyi biliyorum. 22 Aralık 2012 dünyanın sonu… Hayat duracak, altı gün sonra tekrardan başlayacak. O altı gün sonra seçilmiş insanlar burada tekrar hayata başlayacaklar. Hiçbir maddi manevi kaygı olmadan yaşam devam edecek. Neden Şirince olduğunu bilmiyorum ama Kapadokya ve Şirince'nin çok özel yerler olduğu dünyaca biliniyor. Buralara dünyanın dört bir yanından sadece bunun için gelen, yerleşen yabancılar var. Bazı aylar 2012'de olacaklarla ilgili seminerler veriyorlar. Burada Kırkınca adında bir pansiyon var. Genelde orada toplanıp konuşurlar. Zararsız insanlar. Yabancılar ve Türkler biraraya gelip bu tip şeyler konuşur. Buradaki manyetik alanın çok güçlü olduğu söyleniyor. Daha doğrusu biliniyor. Bilmem siz hissettiniz mi? Ama buraya gelen insanların yüzde doksanı bunu hissediyor. Burada özellikle insanı huzur kaplıyor. Hiçbir yere gitmek istemiyorsunuz. Olduğunuz yere çakılıyorsunuz." Dinlediklerimizden sonra mevzunun daha da derinleşeceğini ümit ettiğimiz Kırkınca Pansiyon'a doğru yola çıkıyoruz. Çok şanslıyız, çünkü sahipleriyle bir gölgede dinlenirken hayli ilginç denebilecek, buranın mistik havasına yakışan bir tesadüf sonucu tanışıyoruz. Kırkınca Pansiyon'un işletmeciliğini İlkan ve Üzeyir Gülgün kardeşler yapıyor. Aileleri 1923'teki mübadele sırasında gelmiş Şirince'ye. İlkan ve Üzeyir kardeşlerin Şirince'ye geliş hikâyelerinden sonra biz de geliş nedenimizi anlatıyoruz ve İlkan'ın söze başlamasıyla gizemli hikâyenin içine biraz daha giriyoruz. "Hz. İsa'nın Şirince'ye geleceği ve Altın Çağ denen yeni bir dönemin başlayacağı söylentisi 1996 yılında başladı. Aslında çok daha önce başlamış ama biz 96'da öğrendik. İnternet sitelerinde yazılar çıkıyordu, sonra dünyanın her tarafından insanlar gelmeye başladı. Avusturalya'dan Kanada'dan, Amerika'dan, İstanbul'dan gelenlerle sohbet etmeye başladık. Her gelen 'Buranın enerjisinin çok farklı olduğunu hissediyorum' diyordu. 2012 olayını bazıları bilerek geliyor, bazıları bilmeyerek gelip burada öğreniyor. İstanbul'da Quantum Düşünce Derneği var, mesela onlar burada seminer yapıyorlar. Ben bir keresinde izledim. 2012 hakkında bir seminerdi. Kesinlikle çok etkilendim. Madde boyutundan enerji boyutuna geçeceğimizi anlatıyorlardı." "2012'DE YENİ BİR ÇAĞ BAŞLAYACAK" İlkan ve Üzeyir kardeşlerle konuşurken pansiyonun bahçesine gelerek bizi dinleyen genç bir adam da muhabbete ortak oluyor. İyi ki de oluyor. Çünkü aradığımız her şey, adının Mustafa Güngör olduğunu öğrendiğimiz o gençte saklı. Mustafa'nın, oranın deyişiyle, gerçekten çok ilginç bir enerjisi var. Anlattıklarında o kadar samimi ve o kadar inanmış ki, insan ilginç, fantastik, absürd hatta saçma gelse de anlattıklarını ısrarla dinlemek istiyor. "Foton kuşağı" diyor Mustafa, "26 bin yılda bir dünyanın içinden geçmesiyle oluşan bir boyut sıçraması." Bu durumun daha önce Atlantis döneminde olduğunu, ondan daha önce belki de Lemurya zamanında bir boyut sıçraması yaşandığını anlatıyor. Anlattıklarına göre bu sürece "Su döngüsü" deniyormuş. "Her 26 bin yılda bir su döngüsü oluyor ve bir başka boyuta geçiliyor. Tabii hazır olanlar geçebiliyor, hazır olmayanlar elimine ediliyor. Buna 'Hasat Dönemi' de deniyor. 2012'de yeni bir 'Hasat Dönemi' olacağı, yeni bir çağın başlangıcı olacağı söyleniyor. Bu yeni bir başlangıç, felaket değil. 2012'de yeni bir çağ başlayacak ve 2050'lere kadar bu çağ geliştirilecek. Bu durum daha önce küresel değildi, yeni yeni küreselleşiyor. Daha da küresel olacak." Peki bu gelişmeler olurken Şirince'de ne olacak? Sorumuzu yanıtlayıp merakımızı gideren yine Mustafa oluyor. "Şirince'nin yeri Üstat Işık Yazan'la başladı. 2001'de Işık Bey'e ruhsal plandan dedikleri bir medyum kanalıyla bilgi aktarıldı. Bilgi celselerle yapılır, ruhsal celselerde meleklerle ya da başka boyutlardaki varlıklarla temasa geçilir. Bir tane kanal medyum seçilir, medyum gelen varlıkla iletişime geçer, sorulan sorulara cevap verir. Gelen bilgi bu şekilde yazıldı ve 'Bilgelik' com adlı web sitesinde 76 sayfa olarak da yayınlandı." Mustafa'nın anlattığı "Üstat Işık Yazan"a "ruhsal plandan" aktarılanlar özetle şu bilgiyi içeriyor "2012'de Marduk dünyamızın yakınından geçerken yarattığı enerjiyle dünyanın dönüş hızını değiştirecek. 22 Aralık 2012'de dünya 'Foton Kuşağı' denen manyetik bir alanın etkisine girecek. Geçiş dönemi denen bu olay yaşanırken dünya ilk önce yavaşlayıp, dönüşü sıfır noktası dediğimiz seviyeye gelecek. Ardından altı gün boyunca duracak. Bu durma esnasında insanlık derin bir uykuya dalacak. Altı günlük evrede dünya üç gün kararıp üç gün aydınlanacak. Üç günlük karanlık evrede büyük depremler, tsunamiler oluşacak. 'Hasat Dönemi'nde dünya alt üst olurken Şirince felaketten hiç etkilenmeyecek. Altı gün sonunda Şirince'ye bir gemi gelecek. Geminin üzerinde İsa Mesih olacak. Karanlık aydınlandığında uyuyan insanlar tamamen arınmış olarak uyanıp vücut bedenden ışık bedene geçecek ve insanlık için yeni bir çağ yani 'Altın Çağ' başlayacak." Doğrusu Mu kıtası ve Kayıp kıta Atlantis efsanelerinden beri hiç bu kadar esaslı bir "kehanet" dinlememiştik. Mustafa'nın anlattıkları kadar hikâyesi de bir o kadar ilginç. Onun da yolu bir dizi tesadüf sonucu Şirince'ye düşmüş. Oradakiler bir gezgin olduğunu söylüyor. Ama o, birilerine yardımcı olmak için çağrıldığını düşünüyor. İş için Şirince'ye gelmiş ve "Benim burada çalışmam bildirildi" şeklindeki iş başvurusu kabul edilince de Şirince'de kalmış. 2012'de ne olacağını Mustafa'dan dinliyoruz "Mesajlarda Şirince için, 'Burası yüksek frekans alanı' deniyor. Aslında yanlış bir anlaşılma var. Birçok insan İsa gelecek diye düşünüyor. Burada Mesih enerjisi var. İsa geliyor diye değil de onun enerjisi, yani bilinci var burada. Hepimizin özünün üstatlık bilinci." Mustafa lafını bitirdikten sonra uzun zaman unutmayacağımız şu sözleri söylüyor. "Artık üstatlar beden almayacaklar. İsa bedeninde gelmeyecek artık. Bilinci gelecek... 2012'den sonra yeni enerjide mürşidi kâmile ihtiyaç yok. Bundan sonra asıl marifet kendine mürit bağlamak değil. Onun da kendi gibi olma yolunu açmaktır." Mustafa'ya burada "Kozmik Mustafa" da diyorlar. Ama dalga geçmek için değil; bildiklerine hayranlık duydukları için. Yani bir nevi mistik bir "Atom karınca"… Anlattıklarına göre Türkiye'de iki tane pozitif enerji akımı var. Bunlardan biri Kapadokya'da diğeri de burada Şirince'de. "Kapadokya'da yeraltı şehrinin giriş kapısı var. 'Agarta'nın giriş kapısı' derler… Dünyada yeraltı şehrine inen dört kapı vardır. Yeraltı şehirleri bizim sonraki geçeceğimiz çağa uygun. O gün yeraltı şehirlerindekilerle ve galaksimizde yaşayan varlıklarla ilişki kuracağız. Şuurumuz onları görecek kadar açık olacak. O gün döngülerin, devrelerin, eski yapıların, kalıpların tamamen çökeceği, işlemeyeceği, sadece koşulsuz sevgiyle sadece yüksek farkındalıkla, bilgelikle yaşanabilecek bir çağ başlayacak. Uyku esnasında insanlar dönüşüm yaşayacaklar." Konuşmadan sonra oluşan derin sessizliğin bozulmasına ve açık kalan ağzımızın kapanmasına İlkan'ın sözleri yardımcı oluyor. "Buraya bu konuyla ilgili her gelenle mecburen sohbet ederim. Her sohbet sırasında ilk söz şudur. 'İlkan bey bu geminin geleceğine siz de inanıyor musunuz?' İlk soru hep bu oluyor. Hangi gemi diyorum ben 'İşte o gemi, insanları o gün kurtaracak olan geminin geleceğine inanıyor musunuz?' 'Tabii' diyorum ben de, 'ara sıra gelip geçer zaten buradan…'" İlkan ve Üzeyir'e insanların bu nedenle Şirince'ye yerleştiği haberlerini soruyoruz. "Sadece yerleşmiyorlar, düzenli olarak gelip Şirince'de meditasyon yapıyorlar, seminerler veriyorlar. Mesela Kiera Windraider adlı Hint kökenli Amerikalı biri var. Eşi Grace ile Şirince'ye yerleştiler. Kiera yılın en az üç ayını Şirince'de geçirir. Sonra yurtdışındaki seminerlerine gitmeye başlar. Almanya'ya, İngiltere'ye, Fransa'ya, Hindistan'a gider." Kiera'yı anlatmaya Kozmik Mustafa devam ediyor. "Kiera'nın ilahi alametleri buralarda kalırken başladı. O 'Dikşa' diye ilahi bir enerji aktarıyor. Bunu buradaki morfogenetik alanlarda yani Anadolu'da Mevlana'nın ve bizim ermişlerimizin yıllardır çalışmalarından kaynaklanan morfogenetik bir enerji alanında yapıyor. Anadolu'nun enerjisinin adına da 'İlahi Nur' deniyor. Bu enerjinin Şirince'de olduğu da biliniyor." Mustafa'ya ve diğer inananlara göre dünyanın kalbi Ege bölgesinde. "Zaten jeolojik olarak belli bölgeler beynimizin belli bölgeleriyle ilgilidir. Mesela Almanya hipotalamustur, İtalya hipofiz bezidir. Türkiye ise dünyanın kalbidir. Ege bölgesindeki kilit nokta ise Şirince'dir. Dünyadan yayılan bütün negatif enerjiler zeytin ağaçlarının olumlu yüksek enerjisiyle dönüştürülüp şifalandırılır. Dördüncü ve beşinci boyutta yaşayabilecek olanlar hasat edilecek, yani uygun olmayanlar elenecek, bazıları da birçok sıkıntı çektikten sonra 2012'de yükselecek. Kâinat 'aklınızı başınıza alın' diye uyaracak. Foton kuşağı dünyanın içine girdiğinde otomobiller, bilgisayarlar çalışmayacak yani manyetikler çalışmayacak. Güneşteki gama patlamaları en yüksek seviyeye çıkacak. Foton enerjisinin içinden geçme sürecinde insanlarda birçok haller olacak. Uyku verilecek. İnsanlar neredeyse orada kalacak. İnsanlık o üç gün içinde bir dönüşüm geçirecek ve biyolojik bedeni farklılaşacak. Bazı ağrılar çekecek, belki boyunun uzamasından ya da başka değişimlerden dolayı. Bu değişime hazır olmayanlar panik içinde olacaklar, onlara görevliler yardım edecek. İnsanlar kendine geldiğinde her şeyin aydınlanmış olduğunu, hiçbir eski şeyin çalışmadığını, yürüyecek olduklarında yer çekiminin etkisinden kurtulduklarını görecekler. Düşünce gücünün çok yüksek seviyede olduğunu görecekler. İnsan 'prana' dediğimiz 'Foton' enerjisiyle beslenecek. Büyük değişim denilen asıl büyük süreç bu." Mustafa'nın izah etmeye çalıştığı Işık Yazan'ın öğretisine göre "Altın Çağ" da beynin sağ ve sol lobunun ayrı düşünme durumu ilk defa 2012'de birbirine bağlanıyor."Döngüler bitiyor, Maya takviminin şablonları, haritaları, kehanetleri bitiyor. Dolayısıyla artık sıfırdan bir hayat başlıyor. Maya takviminin 22 Aralık 2012'de biteceği söylenir ama çok daha derinini bilenler 28 Ekim 2011'in tüm döngülerin sonu olduğunu bilir. Doğuyla batı yani beynin sağ ve sol lobu birleşecek. Yani insan bütünlük hissedecek. Dinlerin 'tevhit' dediği hal yaşamaya başlanacak." GEMİ İLK KEZ 2008'DE GELMİŞ Geminin 2008 Eylül'ünde görüleceğine dair kehanet nedeniyle geçen yıl dünyanın dört bir yanından Şirince'ye akın olmuş. Üzeyir'in anlattığına göre kimi gördük demiş, kimi de görememiş. "Sabaha kadar gökyüzü incelendi. Bazı çatılardan sesler yükseldi ama biz göremedik. Tabii onların bileceği bir şey, ben sabaha kadar beklemedim onlarla. Sabah iş var güç var çünkü." İlkan, Üzeyir ve Mustafa'yla muhabbeti tekrar başlamak üzere bitirip Şirince'ye yerleşen insanlarla konuşmak için yeniden yola çıkıyoruz. Bir, iki, üç hatta ikna etmeye çalıştığımız dört kapı… İlk önce güleryüzle karşılanıyoruz ama gazeteci olduğumuz öğrenilince kibarca reddediliyoruz. İnançlarının yanlış anlaşılacağı ve bunun bir misyonerlik çalışması olarak değerlendirileceği kaygısıyla tedirgin oluyorlar. Biz de diretmiyoruz ama en azından meramımızı anlatmak için Işık Yazan'a ulaşmaya çalışıyoruz. Ulaşıyoruz da. Mustafa'nın verdiği bir telefon numarasından Işık Yazan'ı arayıp durumu anlatıyoruz. "Telefonumu nereden bulduğunuzu sorabilir miyim" sorusuna kaçamak cevap verdiğimiz için, bizden "olumlu enerji" almadığını söyleyip görüşme talebimizi kabul etmiyor. İçimizdeki onca olumlu enerjiye rağmen yanlış anlaşıldığımızı söylememiz de kabul edilmeyince mecburen özür dileyerek telefonu kapatıyoruz. BURASI ŞİRİNCE, İLGİNÇLİKLER BİTMİYOR Kİ... Şirince'nin ünlü simalarından biri de Sevan Nişanyan. Birçoğumuzun bildiği gibi Taraf ve Agos gazetelerinin yazarlarından. Şimdilerde Şirince'de hotel işletmeciliği yapıyor. Şirince'yi dünyaya duyuran birkaç isimden biri. Aynı soruları Sevan Nişanyan'da soruyoruz ve fakat tahminimizden çok daha farklı bir cevap alıyoruz. "Evet yıkılışın ve yeniden kuruluşun tarihi 22 Aralık 2012" diyor ve devam ediyor. "Yıkılış sırasında dünyada bazı bölgeler vardır ve bu bölgeler felaketlerden korunur. İşte Şirince öyle bir yer. Yıkılışın ardından yeniden kurulacak dünyada birçok insan gibi ben de Şirince'de olmak istiyorum." Asıl ilginç durum bu değil tabii, çünkü konuştuğumuz birçok insan aynı şeyi söylüyordu. Nişanyan'ı daha da ilginç yapan, Bülbül Dağları'nın en yalçın yerindeki kayalara oydurduğu bir anıt. Şirince köylüleri anıtın Sevan Nişanyan'a ait anıt mezar olduğunu söylüyorlar. Sorduğumuzda "Evet, doğru" diyor Nişanyan, "Anıt mezar yaptırıyorum. Açılış tarihi de 21 Aralık 2012"… Yazılım ve bilişim hayatımızda büyük bir yere sahiptir. Bu alanlarda öne çıkmak isteyen bireylerin her türlü eğitime ağırlık vermeleri gerekmektedir. İstanbul İşletme Enstitüsü de burada size kendinizi geliştirebilmeniz için ücretsiz online eğitimler sunmaktadır. Birçok alanda eğitim şansı bulundurması da kendinizi farklı alanlarda geliştirebilmenize olanak ve Bilişim Kurslarıİş hayatında gelişen rekabetçi ortam bireylerde sürekli bir şeyleri kanıtlama gereksinimine yol açıyor. Bundan dolayı da bireyler eğitimlerine daha çok önem vermeye, olabildiğince donanımlı olmaya çalışıyorlar. Eğitim ve öğrenme isteğine olanak sağlamak isteyen İstanbul İşletme Enstitüsü ücretsiz ve uzaktan eğitim imkanı yazılım ve bilişim hakkında alınacak sertifikalar ve dersler iş hayatınızda sizi bir adım öne taşıyacaktır. Böyle önemli ve kritik konularda ne kadar bilgi ve donanıma sahip olduğunuzu göstermek sizin için büyük bir avantaj eğitimlerin sonundaki sınavı da geçtikten sonra sertifika programınız sonlanacaktır. İstanbul İşletme Enstitüsü size bu imkanları sağlarken iki seçenek sunmaktadır. Ücretsiz olarak girdiğiniz programdan ya sertifika kodu alıp bunu CV’nize ekleyebilir ya da belirli bir ücret karşılığı soğuk damgalı ve onaylı bir belge ile elinizde ve Bilişim Eğitimleri Nelerdir?İstanbul İşletme Enstitüsü bu alanda özel olarak sosyal medya uzmanlığı, excel eğitimi gibi online ders imkanları sunmaktadır. İş sahibiyseniz çalışanlarınızın eksik olduğu konularda bu online eğitimlerden yararlanmalarını isteyebilirsiniz. Evde, iş yerinde, dışarıda otururken öğrenilen bir bilgi akışı olduğu için bu eğitimi almak herkes için avantaj sertifika programları sayesinde üniversitesi mezunu sayısında bir artış yaşandı. Eskiden üniversiteden mezun olmak yeterliyken şimdi bu durumu pekiştirmeli ve kendinizi geliştirdiğinizi kanıtlamanız gerekmektedir. Bu sebepten dolayı birçok eğitime katılmak, CV’nizi genişletmek, geliştirmek için İstanbul İşletme Enstitüsü sayfasını ziyaret etmeniz Yazılım ve Bilişim EğitimleriUzun yılların tecrübelerini İstanbul İşletme Enstitüsü sizlerle paylaşıyor. Dersler her biri alanında deneyimli, profesyonel ve uzman eğitmenler ile gerçekleşmektedir. Programlar iki haftada bir başlatılmaktadır. Aynı anda iki programa kayıt olabilme hakkına sahipsiniz, bu programları bitirdikten sonra yeni programlara kayıt olabilirsiniz. Bu sayede yazılım ve bilişim eğitimleri için bir yerlere gidip gelmeniz gerekmeden uzaktan eğitim alabiliyorsunuz. Bu eğitimler bittikten sonra da birçok farklı alandaki eğitimlere katılma şansınız sistemdeki ders veren eğitmenler gönüllü olarak hizmet vermektedirler. Tüm imkanlar birleştiğinde online eğitimin ücretsiz olmasını sağlamaktadır. Online eğitimin dışında Sertifika Programları da verilmektedir. Sertifika programları örgün eğitim olarak verilmektedir, bu nedenden dolayı ücretlidir. Tüm eğitim programları hakkında daha detaylı bir bilgi için İstanbul İşletme Enstitüsü ile iletişime Nedir? Yazılım, bilgisayarları çalıştırmak ve belirli görevleri yerine getirmek için kullanılan bir dizi komutlar veya verilerdir. Yazılım bilgisayarın değişken kısmı olarak ifade edebiliriz. Donanım kısmı ise bilgisayarın sabit genellikle iki şekilde ele alınmaktadır. Birincisi uygulama yazılımıdır. Uygulama yazılımı, kullanıcının gereksinimlerini karşılamak için indirilen programlara verilen genel isimdir. İkincisi ise sistem yazılımıdır. Sistem yazılımı, uygulama yazılımlarını destekleyen diğer yazılımlardır. Örneğin, bilgisayarın çalışması için gerekli olan işletim sistemi bir sistem ÖnemiGünümüzde sürekli gelişiyoruz ve değişiyoruz. Yepyeni bir dünyanın içerisindeyiz. 2000 yıllardan sonraki zamanı Web olarak adlandırıyoruz. Bu ne demek oluyor? Bilişim çağı, yapay zeka çağı,semantik ve anlamsal bir çağın içerisindeyiz. Tüm bu değişimlerimizin, gelişimlerimizin odak noktası teknolojidir. Söz konusu olan bu durum yaşamımızın içerisinde yer alıyor. Bunu bir örnek ile anlatacak olursak. Dünyadaki tüm bilgisayarların birkaç aylığına çalışmadığını düşünebiliriz. Karşılaşacağımız ilk problem tüm banka hesaplarının erişilemez olmasıdır. Bankalar yapılan tüm işlemlerin kağıt yedeğini almazlar. Bu nedenle hesabında ne kadar para olduğunu bilme şansları yoktur. Banka hesapları olmadan çoğu insan yaşamdan kopacaktır. Yalnızca gerçek paraya sahip olan kişiler bir şeyler satın alabilecek durumda olacaktır. Bu nedenle bilgisayarları kontrol eden programların çalışmasını sağlayan yazılımlar insan hayatı için bir Nereden Başlamalıyım?Bu soruyu genel olarak yazılıma yeni başlayan ya da başlamak isteyen arkadaşların sorduğu bir soru, genel olarak başlamak isteriz ama bir çıkmazdayız ne yapacağımızı bilmiyoruz ve kafamızda milyon tane soru işareti var aslında tek soru ne yapmak istediğin… Bazılarımız için bir kalem bir kağıt parçası her şeyi ifade eder. Küçük yaşlarda daha yazmaya başlarız günlük hayatımızda da bunu devam ettiririz. Not alırken, mektup yazarken, alışveriş listesi yaparken, önemli yerlerde fikirlerimizi bile yazarız. Program yazmak da aslında bu şekildedir. Belirli komutları bilgisayarımıza anlatarak o veriyi işlemesini Öğrenme KaynaklarıYazılımı farklı kaynaklardan öğrenebilirsiniz. Bu kaynakları başlıca okul, kurs, kitap, görsel eğitim setleri ve internet siteleri olarak sıralayabiliriz. Enstitü İstanbul web sayfasından uzman eğitmenlerin canlı dersleri ile evinizin rahatlığında kendinizi geliştirebilirsiniz. Kendi kendine yazılım öğrenmek isteyenler için yazılıma başlama noktası çok büyük sıkıntı olduğunu belirtmekte fayda var. "Yani başlasam devamı gelecek kesin ama nereden başlayacağımı bilmiyorum" durumu söz Öğrenmek!Yazılıma başlarken ilk adım kesinlikle algoritma öğrenmektir. Çoğu insanın yaptığı bir hata vardır o da yazacağın programla ilgili algoritma düşünüp belirlemeden hemen programı yazmayı çalışmaktır. Çoğu yazılımcı bunu yapmasa da, bir projeye başlamadan önce o projenin iskeletini yani olabilecek en iyi algoritmayı belirlemek ve ondan sonra projeye başlamak gerekiyor. Bunu yapmadığımız için de projelerimizde bir noktadan sonra tıkanabiliyoruz. Algoritmalar mantıklı düşünmemiz ve sorunları en aza indirgememize yardımcı olur. Böylelikle programımızın yazılım aşamasında oluşacak hataların çoğunu algoritma öğrenmek için internet üzerinde bu konuyla ilgili yazılmış blog yazılarını, algoritma öğretmek amaçlı çıkarılmış kitapları ve çeşitli video platformlarında yayınlanmış algoritma videolarını inceleyebilirsiniz. Enstitü İstanbul web sayfasından Temel Programlama dersine katılım göstererek konu hakkında bilgi Diline Karar VermekYazılım dediğimiz şey, bilgisayara yani donanıma programlama dilleri ve algoritmalar ile yapabileceklerini söylemektir demiştik. Bu işi yapmak için dünya üzerinde kullanılan çok sayıda programlama dili var. Programlama dillerinin hepsi aynı şeyi yapmak için kullanılmıyor; bazıları web geliştirmek için, bazıları mobil uygulama geliştirmek için, bazıları masaüstü programlar geliştirmek için ve bazıları veri bilimi, yapay zeka gibi alanlar için kullanılmakta. Tabii bir programlama dili sadece mobil değil masaüstü uygulamalarında da kullanılabilir ama her programlama dilinin temel olarak kullanıldığı bir alan vardır öğrenerek ilk adımı tamamladıktan sonra yapmanız gereken şey programlama öğrenmek. Ancak bunu hangi programlama dili ile yapacağınıza iyi karar vermeniz gerekiyor. Buna da karar vermek için yazılımın hangi alanıyla ilerlemek istediğinize karar vermeniz gereklidir. Hangi programlama dilini öğrenmeliyim?Web geliştiricisi olmak istiyorsanız, Html, Css, Php, Javascript, gibi diller öğrenmeniz gerekmektedir. Bu dilleri öğrenerek web sitesi ve web uygulamaları yapabilirsiniz. Web geliştiricisi olmak hayallerinizde yoksa bile en azından Html ve Css temel seviyede öğrenmek sizin programlamanın ne olduğuyla ilgili bilgi edinmenizi, programlamaya aşina olmanızı uygulama geliştiricisi olmak için öğrenmeniz gereken diller ise Android için Java ve Kotlin, iOS için Swift olarak sayılabilir. Bu dilleri kullanarak güzel bir mobil uygulama yapabilir, belki play store’da veya app store’da yayınlayabilirsiniz. Masaüstü uygulama geliştiricisi olmak için C, C++, C, Python ve Java gibi diller bilimi ve Yapay zeka uygulamaları yazmak için ise R, Python, Prolog gibi diller kullanılır. R ve Python dilleri başlangıç için kısmen kolay Dilini Öğrenmekİlk adım olan algoritma mantığını kavramak ve ikinci adım olan hangi programlama dilini seçeceğinize karar vermeyi geçince sırada karar kıldığınız programlama dilini öğrenmek diline karar verdiniz. Eğer lise veya üniversitenizde yazılım ile alakalı bir bölümünüz varsa zaten okulda bolca alıştırma ve ödev yapacaksınız ve öğreneceksinizdir. Kişisel olarak kendi çabanızla bir programlama dilini öğrenecekseniz pratik yapmadan öğrenmek imkansız. Yukarıda bahsettiğim video platformlarından o dille ilgili videolar izleyip, internetteki kodlama egzersiz platformlarını kullanarak pratik yapıp çok güzel bir şekilde dili YapmakÖğrendiğiniz programlama dilini öğrenmeye başlayıp egzersiz yapmak sizi ileriye taşır, ancak tam anlamıyla o dili öğrenmenizi sağlamaz. Tam olarak bir programlama dilini öğrenmek proje yapmaktan geçer. Yazılım Geliştirme Bugünün şartlarında çevrimiçi pazarlama olmadan başarılı bir iş modeli oluşturmak hayalden öte zor bir uğraştır. Önümüzdeki birkaç yıl içerisinde çevrimiçi pazarlama işinizin ne kadar büyüdüğünü belirlemede en iyi yollardan biri olacaktır. İşletmeler, çevrimiçi platformlara ve mobil uygulamalara ihtiyaç duyarlar çünkü bu müşterilerine ulaşmanın en kestirme yollarından biridir. İyi iş platformu oluşturmak gelirinizde artışa da neden olabişmektedir. Doğru yazılım firmasıyla işbirliği içinde oluşturulan pazarlama sizin ve şirketiniz açınızdan olumlu sonuçlara ulaşılacaktır. Unutmamak gerekli, bu pazarda ürün kullanıcıya ulaştığı müddetçe ve Bilişim Sertifikaları Ne İşe Yarar?Belki de son yıllarda en çok kullandığımız kavramlardan biridir; yazılım. Yazılım öğrenmek ve yazılım ile ilgili bir yetkinlik edinmek, öyle ya da böyle bir fayda sağlıyor. Hatta bilişim sektörü dışındaki sektörler için de kod yazan ve yazılım programlarını kullanan bir kişi, işe alım için ciddi bir avantaj elde ediyor. Öyleyse bilgi işlem, bilişim ve bilgisayar-yazılım mühendisliği dışında kimlere yazılım eğitimlerinin fayda sağlayacağından bahsedelim. Dijital pazarlama, içerik pazarlaması, oyun tasarımı ve geliştirme, web tasarım ve görsel tasarım işleri için yazılım bilmek, işe alımda ciddi bir fark yaratabiliyor. Özellikle web tasarım işleri için HTML, Bootstrap, Javascript kodlama dilleri kullanılıyor. Bir şekilde öğrendiğiniz yazılım dilleri; dijital pazarlama, içerik paneli, web tasarım, 3D animasyon ve grafik işleri için fayda sağlayacak bir işe vesile olabiliyor. Dolayısıyla iş dünyasında yoğun olarak istenen bir yetkinliği karşılamak, üst düzey kurumlara ve şirketlere başvurmanın da önünü açıyor.

işık yazan bilgelik bilinci eğitimi